HAYATI
Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de dogdu. Babasi Sultan Ikinci Murad, annesi Huma Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanakli, kivrik burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padisahti. Devrinin en büyük ulemalarindan birisiydi ve yedi yabanci dil bilirdi. Alim, sair ve sanatkarlari sik sik toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoslanirdi. Ilginç ve bilinmedik konular hakkinda makaleler yazdirir ve bunlari incelerdi.
Hocaligini da yapmis olan Aksemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok deger verdigi alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet sogukkanli ve cesurdu. Essiz bir komutan ve idareciydi. Yapacagi islerle ilgili olarak en yakinlarina bile hiçbir sey söylemezdi.
Fatih Sultan Mehmed okumayi çok severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmis olan felsefi eserler okurdu. 1466 yilinda Batlamyos Haritasini yeniden tercüme ettirip, haritadaki adlari Arap harfleriyle yazdirdi. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdirirdi.
Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabanci ülkelerdeki büyük bilginleri Istanbul'a getirtirdi. Nitekim astronomi bilgini Ali Kusçu kendi döneminde Istanbul'a geldi. Ünlü Ressam Bellini'yi de Istanbul'a davet ederek kendi resmini yaptirdi. Sair ve açik görüslüydü.
Fatih Sultan Mehmed 1481 yilina kadar hükümdarlik yapti ve bizzat 25 sefere katildi. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdigi kararlari kesinlikle uygulayan bir kisiligi vardi. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaslarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atilarak askerleri savasa tesvik ederdi.
20 yasinda Osmanli padisahi olan Sultan Ikinci Mehmed, Istanbul'u fethedip 1100 yillik Dogu Roma Imparatorlugunu ortadan kaldirarak Fatih ünvanini aldi.
Hz.Muhammed'in (S.A.V) hadisi serifinde müjdeledigi Istanbul'un fethini gerçeklestiren büyük komutan olmayi da basaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yetenegi ve dehasiyla dost ve düsmanlarina gücünü kabul ettirmis bir Türk hükümdariydi.
Orta Çag'i kapatip, Yeniçag'i açan Cihan Imparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastaligindan dolayi 3 Mayis 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanindaki Fatih Türbesi'ne defnedildi.
Hocaligini da yapmis olan Aksemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok deger verdigi alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet sogukkanli ve cesurdu. Essiz bir komutan ve idareciydi. Yapacagi islerle ilgili olarak en yakinlarina bile hiçbir sey söylemezdi.
Fatih Sultan Mehmed okumayi çok severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmis olan felsefi eserler okurdu. 1466 yilinda Batlamyos Haritasini yeniden tercüme ettirip, haritadaki adlari Arap harfleriyle yazdirdi. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdirirdi.
Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabanci ülkelerdeki büyük bilginleri Istanbul'a getirtirdi. Nitekim astronomi bilgini Ali Kusçu kendi döneminde Istanbul'a geldi. Ünlü Ressam Bellini'yi de Istanbul'a davet ederek kendi resmini yaptirdi. Sair ve açik görüslüydü.
Fatih Sultan Mehmed 1481 yilina kadar hükümdarlik yapti ve bizzat 25 sefere katildi. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdigi kararlari kesinlikle uygulayan bir kisiligi vardi. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaslarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atilarak askerleri savasa tesvik ederdi.
20 yasinda Osmanli padisahi olan Sultan Ikinci Mehmed, Istanbul'u fethedip 1100 yillik Dogu Roma Imparatorlugunu ortadan kaldirarak Fatih ünvanini aldi.
Hz.Muhammed'in (S.A.V) hadisi serifinde müjdeledigi Istanbul'un fethini gerçeklestiren büyük komutan olmayi da basaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yetenegi ve dehasiyla dost ve düsmanlarina gücünü kabul ettirmis bir Türk hükümdariydi.
Orta Çag'i kapatip, Yeniçag'i açan Cihan Imparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastaligindan dolayi 3 Mayis 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanindaki Fatih Türbesi'ne defnedildi.
İSTANBUL'UN FETHİ
(29 MAYIS 1453)
İstanbul, Asya ile Avrupa kıtaları arasında yer alan doğal güzellikleriyle ünlü bir kenttir. Tarihi M.Ö. yedinci yüzyıla kadar uzanır. Şehir, M.Ö. 657 yılında Megaralılar tarafından kurulmuştur. Devletin Byzas adlı komutanının adından dolayı şehre, Byzantion adı verilmişi. M.Ö. altıncı yüzyılda Perelerin eline geçen Byzantion için, Atinalılar ve Ispartalılar da savaşmış. M.Ö. dördüncü yüzyılda İskender tarafından fethedilen şehir M.Ö. üçüncü yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından alınmış. M.Ö. 330 yılında İmparatorluğun başkenti olan Byzantion’a, bu kez de Konstantinapolis adı verilir. M.Ö. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Konstantinapolis, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olur.
Stratejik önemi ve tabi güzellikleriyle herkesin dikkatini çeken şehir, Gotlar, Ostrogotlar ve Bulgarlar tarafından defalarca kuşatıldı, fakat alınamadı. Bu yoğun saldırılar üzerine, İmparator Anastasiyanus, Silivri’den başlayarak Karadeniz’e kadar uzayan surları yaptırdı. Buna karşın saldırılar devam etti. M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Araplar tarafından da kuşatıldı. Fakat bu kuşatmalar da sonuçsuz kaldı.
1203 yılında Haçlı orduları tarafından zapt edilerek 1261 yılına kadar Haçlıların elinde kaldı. Bu tarihten sonra tekrar Bizanslıların eline geçti.
1299 yılında kurulan Osmanlı Devleti, yavaş yavaş büyüyerek gelişti. Anadolu ve Rumeli’de genişlemeye devam etti. Anadolu ve Rumeli’deki topraklarımızın arasında kalan Bizans, mutlaka alınmalıydı. Bu amaçla şehir, Osmanlılar tarafından birkaç defa kuşatıldı. Ama alınamadı.
1453 yılında, Padişah II. Mehmet, hocası Akşemsettin’in de teşvikiyle İstanbul’a yeni bir saldırı düzenlemeye karar verdi. Önce, Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Anadolu Hisan’nın karşısına Rumelihisan’nı yaptırdı. Edirne’de döktürdüğü balyemez adı verilen büyük toplarla savaşa hazırlandı.6 Nisan 1453 günü, Osmanlı ordusu Bizans surları önüne geldi. Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’i zincirle kapatarak Osmanlı Ordusu’nun şehre denizden girmesini önledi. 11 Nisan günü kuşatma tamamlandı ve top ateşi başladı. Yirmi gün süren top ateşinden kesin bir sonuç alınamadı. Şehrin denizden de kuşatılması gerektiğini düşünen II. Mehmet, bir gece yetmiş parça gemiyi karadan yürüterek Haliç’e indirdi.
Bizanslılar, sabahleyin Osmanlı Donanması’nı Haliç’te görünce büyük bir korkuya ve paniğe kapıldılar. Haliç’ten ve karadan yapılan top atışlarıyla surlarda gedikler açıldı. Bunun üzerine, 29 Mayıs günü bir genel saldırı düzenlenmesine karar verildi. Hocası Akşemsettin II. Mehmet’e cesaret veriyor; Hz. Peygamberin, "Konstantin elbet fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne iyi komutan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir" sözüyle müjdelenen komutanın kendisi olduğunu söylüyordu. Bu inançla 29 Mayıs günü son taarruz başladı. Çok kanlı ve zorlu bir savaştan sonra birçok şehit verildi. Bu şehitler arasında, Bizans surlarına Türk bayrağını diken Ulubatlı Hasan da vardı. Nihayet, Mayıs 1453 Salı günü, İstanbul fethedildi. İstanbul’un fethi, hem Türk tarihi için hem de dünya tarihi için önemli bir olaydır. Türk tarihi için önemi İstanbul’un fethiyle, Osmanlıların, Balkanlardaki ilerlemelerine engel olacak hiçbir gücün kalmamasıdır.
Avrupa’da ilerleyişini sürdüren Osmanlı Devleti, büyük bir imparatorluk haline gelmiştir. Dünya tarihi bakımından ise, İstanbul’un fethi, Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın açılmasına sebep olmasındandır.
İstanbul, 29 Mayıs 1453 tarihinden 23 Nisan 1920 tarihine kadar Osmanlı Devleti ’nin başkenti olmuştur. Bu nedenle Türk ve Dünya tarihini etkileyen bu önemli fethi, her yılın 29 Mayıs günü, aynı coşku ve sevinçle kutluyoruz.
Stratejik önemi ve tabi güzellikleriyle herkesin dikkatini çeken şehir, Gotlar, Ostrogotlar ve Bulgarlar tarafından defalarca kuşatıldı, fakat alınamadı. Bu yoğun saldırılar üzerine, İmparator Anastasiyanus, Silivri’den başlayarak Karadeniz’e kadar uzayan surları yaptırdı. Buna karşın saldırılar devam etti. M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Araplar tarafından da kuşatıldı. Fakat bu kuşatmalar da sonuçsuz kaldı.
1203 yılında Haçlı orduları tarafından zapt edilerek 1261 yılına kadar Haçlıların elinde kaldı. Bu tarihten sonra tekrar Bizanslıların eline geçti.
1299 yılında kurulan Osmanlı Devleti, yavaş yavaş büyüyerek gelişti. Anadolu ve Rumeli’de genişlemeye devam etti. Anadolu ve Rumeli’deki topraklarımızın arasında kalan Bizans, mutlaka alınmalıydı. Bu amaçla şehir, Osmanlılar tarafından birkaç defa kuşatıldı. Ama alınamadı.
1453 yılında, Padişah II. Mehmet, hocası Akşemsettin’in de teşvikiyle İstanbul’a yeni bir saldırı düzenlemeye karar verdi. Önce, Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Anadolu Hisan’nın karşısına Rumelihisan’nı yaptırdı. Edirne’de döktürdüğü balyemez adı verilen büyük toplarla savaşa hazırlandı.6 Nisan 1453 günü, Osmanlı ordusu Bizans surları önüne geldi. Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’i zincirle kapatarak Osmanlı Ordusu’nun şehre denizden girmesini önledi. 11 Nisan günü kuşatma tamamlandı ve top ateşi başladı. Yirmi gün süren top ateşinden kesin bir sonuç alınamadı. Şehrin denizden de kuşatılması gerektiğini düşünen II. Mehmet, bir gece yetmiş parça gemiyi karadan yürüterek Haliç’e indirdi.
Bizanslılar, sabahleyin Osmanlı Donanması’nı Haliç’te görünce büyük bir korkuya ve paniğe kapıldılar. Haliç’ten ve karadan yapılan top atışlarıyla surlarda gedikler açıldı. Bunun üzerine, 29 Mayıs günü bir genel saldırı düzenlenmesine karar verildi. Hocası Akşemsettin II. Mehmet’e cesaret veriyor; Hz. Peygamberin, "Konstantin elbet fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne iyi komutan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir" sözüyle müjdelenen komutanın kendisi olduğunu söylüyordu. Bu inançla 29 Mayıs günü son taarruz başladı. Çok kanlı ve zorlu bir savaştan sonra birçok şehit verildi. Bu şehitler arasında, Bizans surlarına Türk bayrağını diken Ulubatlı Hasan da vardı. Nihayet, Mayıs 1453 Salı günü, İstanbul fethedildi. İstanbul’un fethi, hem Türk tarihi için hem de dünya tarihi için önemli bir olaydır. Türk tarihi için önemi İstanbul’un fethiyle, Osmanlıların, Balkanlardaki ilerlemelerine engel olacak hiçbir gücün kalmamasıdır.
Avrupa’da ilerleyişini sürdüren Osmanlı Devleti, büyük bir imparatorluk haline gelmiştir. Dünya tarihi bakımından ise, İstanbul’un fethi, Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın açılmasına sebep olmasındandır.
İstanbul, 29 Mayıs 1453 tarihinden 23 Nisan 1920 tarihine kadar Osmanlı Devleti ’nin başkenti olmuştur. Bu nedenle Türk ve Dünya tarihini etkileyen bu önemli fethi, her yılın 29 Mayıs günü, aynı coşku ve sevinçle kutluyoruz.